Gizli Kahraman

Montenegro'da Ev Arayışı
Yer: İstanbul
Tarih:Ekim 2015

Kışını da görelim diye geldiğimiz ve serüveni şirket açarak tamamladığımız o mutlu geziye çıkmadan önce; internette ev aramaya başlıyorum. Amacım biraz piyasayı öğrenmek, evlerin durumuna bakmak. İnanılmaz ama hiçbir veriye ulaşamıyorum. Sezonluk ve günlük yüzlerce ev ilanı varken, uzun dönem yani bildiğimiz yıllık kiralama yapan kimseciklere ulaşamıyorum. Başlıyorum günlük kiralama yapanlara tek tek mail atmaya. Kimiyle dilde ortaklaşamıyoruz, kimi yıllık ev kiralayanı ancak gelip bulursun, kimi de her hafta çıkan bir dergi var onu al diyor. İçlerinden biri bana bir mail adresi veriyor. Bu kadına mail at, o sana bulur diyor. Ben hem seviniyorum, hem de bir ülkede nasıl İngilizcesi de olan bir tek emlak sitesi olmaz anlam veremiyorum.
Okuyucuya not: 1 senede bolca emlak sitesi türedi bu arada ama güvenilir olanları bulmak gerek. En son aynı evin 5 kez satıldığına dair haber aldık. Ruhsatsız ev satışı vs. Yok yok. Siz siz olun; avukatsız, danışmansız alım yapmayın. Kiralama kısmında, ülkenin turistik şehirlerinde hala çok alternatif yok zira kimse evini uzun dönem kiralamak istemiyor. 

Maili yazıyorum. İlla ki Kotor kaleiçinde ev istiyorum. Yaz tatilindeyken, aklımı alan Kotor'un bir köşesinde durup, kaleiçinde bir evimiz olsun diye dilemişim; üstüne de taşınmaya niyetlenmişim madem, Kotor'da bir evim olsa çok mu? Mailime cevap geliyor. Kotor eski şehirde oturma isteğimi hiç anlamlandıramayan Sandra, bana başka alternatifler sunuyor. 3 alternatif de Tivat'ta ve biz yazın sadece Tivat'ı görmemişiz tüm güney şeridinde. Yok diyorum. Kotor Old Town olsun, çamurdan olsun. Bana bir evin fotoğraflarını yolluyor, gayet güzel ev. Kira da makul. 1 aylığına tutuyorum. Geldiğimde başka evlere de bakarım diyorum. Kabul ediyor.



Zehra Teyze Sen Bizim Her Şeyimizsin!
Yola çıkmamıza çok az zaman kala alıyor beni bir telaş. Celil de ben de o kadar heyecanlıyız ki, akli melekelerimiz pek yerinde değil. Her gördüğümüz yeri beğenebilir, sonrasında pişman olacağımız bir şey yapabiliriz. Bizi gerektiğinde frenleyecek, gerektiğinde cesaretlendirecek bir büyük olsa başımızda diyoruz ama herkesin işi gücü var.

Bu hayatta geç bulduğum ama bulduğum an kızı olduğuma kesinlikle kanaat getirdiğim; Beşiktaş'taki  alt komşularımından birinin annesi birinin teyzesi olan canım Zehram teyzem, ta Samsun'lardan yetişip, "Sen ihtiyacım var dersin de ben gelmez miyim!" diyerek alıyor biletini. Daha önce hiç yurtdışına çıkmamış ve yabancı dili de çok fazla olmayan, ancak bütün dünyayı yerinden oynatacak bir yüreğe ve özgüvene sahip Zehra teyzem, iki saniye bile tereddüt etmiyor. Zehra teyzeye gelmeden öyle bir Kotor anlatıyorum ki, resmen cennetten bir köşe. Dolayısıyla beklenti büyük. Biz gideceğiz, 8 gün sonra da o gelecek; plan bu.




Kotor'un Kışı
Yer: Kotor
Tarih: Kasım 2015
Günün sözü: Allah kimseyi soğukla terbiye etmesin :)

Kotor'a varıyor, Sandra'yla buluşuyor ve eski şehrin göbeğindeki evimize kavuşuyoruz! Gözümüze her şey önce çok güzel görünüyor ancak kısa bir süre sonra yüzümüze soğuk hava dalgası çarpıyor! Evde ısıtma yok, aylardan kasım, gece 3 derece, ev 110 metrekare ve tavan 4 metre, evin salonunda bir klima var ve bunun bizi ısıtması bekleniyor! Sandra'yı arayıp donarak can vereceğimizi söyleyince, bize 2 adet tekerlekli radyatör yolluyor sağolsun ama onların bile; nemi çekmiş, onca zaman ısıtılmadan kalmış taş binaya pek etkisi olmuyor.

Çok yorgunuz; içlikti, bereydi ne varsa giyip yatıyoruz. Sabah ola hayrola temennimiz sabah saat 5:30 civarı inşaat gürültüsüne ve çan seslerine karışıyor. (Kotor'u görmüş olanlar bilirler, eski şehirde oldukça fazla kilise vardır. Her kilise sırayla çan çalmaya başlayınca o ses 1 saat kadar sürüyor ve o döngü gün içinde bir çok kez tekrarlanıyor.) Çanlardı, inşaat sesiydi derken hemen karşımızda bir  müzik okulu olduğunu farketmemiz de gecikmiyor. Madem uyku yok, o zaman kalkıp dışarı çıkıyoruz çünkü eve hiç güneş girmiyor. İlk gün farketmemişim; pencereler benim boyumun üstünden başlıyormuş zaten :) Eski şehrin dar sokakları nedeniyle evin güneş alabilir bir yeri yok. Dışarıda güneşte oturursak kemiklerimizin anca ısınacağına kanaat getirip kendimizi dışarı atıyoruz.




Kotor o kadar büyülü bir yer ki; dışarı çıktığımız anda her şeyi unutuyoruz. Güneş pırıl pırıl, hava mis gibi. Bu denli oksijene alışık olmayan bünyemizde müthiş bir enerji ve mutluluk patlaması oluyor. Yazın kalabalığından sonra, neredeyse tüm dükkanların kapalı olduğu Kotor'u keşfetmek de tarifsiz bir keyif veriyor. Bir şehri yüksek sezonda görmenin, gerçek kimliğini gizlemek isteyen biriyle vakit geçirmek gibi olduğuna bir kez daha kanaat getiriyoruz.

Kotor'un kışın, dağların konumu sebebiyle 14:30'a kadar güneş aldığı; evler, genelde yazın kiraya verildiğinden ısıtma barındırmadığı; şehrin civar şehirlerden mutlaka en az 2-3 derece soğuk olduğu; restoranların bile çoğunlukla kapalı, eski şehirde daimi olarak 500 kadar kişinin yaşadığı ve onların da yaş ortalamasının bizden epeyce yüksek olduğu gerçeği bir bir yüzümüze vuruyor. Yüzümüze vuran soğuk ve bu gerçeklerin ışığında, yaşayacağımız yerin Kotor Old Town olmadığına emin oluyoruz :)

Yapmamız gereken iki şey kalıyor: 1. Zehra teyze gelmeden evi biraz olsun ısıtmak 2. Acilen kendimize bir ev bulmak


Gizli Kahramanımız Gelir ve Ev Bulunur

Buz gibi evde radyator, klima, saç kurutma makinesi ne varsa çalışıyor. Skype'tan özel dersler devam. Kiralık ev yok.
Danışmanımızla buluştuk, şirket kurulum işlemleri başladı derken onca zaman internette bulamadığım ilanı buluyorum. Öyle bir web sitesi ki, Tivat'ta bir evin fotoğrafı var ama ne bir isim, ne bir telefon, ne de bir mail adresi var. Uzun aramalar sonucu bir mail adresine ulaşıyorum. Cevap geliyor ve acilen evi görmeye gidiyoruz. Biz evi çok beğeniyoruz ama bir büyüğe danışmadan tutmak olmaz.

Ertesi gün, en büyük desteklerimizden biri olan Zehra teyzem geliyor. Havaalanından alıp hemen eve getiriyoruz. Ev sahibini sorularıyla canından bezdirip, tüm isteklerini kabul ettiriyor. Evet, dil bilmiyor ama onun dilini herkes anlıyor :) Sonuç olarak ev sahibiyle anlaşıp evi tutuyoruz!

Sonrası Kotor'da buz gibi evde geçirilen günler, tadına doyulmaz salatalar ve patatesler, akşamları bomboş Kotor'u tavaf ettikten sonra izlenen Zehra teyze programları... Kiraladığımız arabayla, işten güçten koşturmadan arta kalan zamanda Zehra teyzemi az da olsa gezdiriyoruz.

Moralimizin bozulduğu, umutsuzluğa kapıldığımız ya da korktuğumuz her an; bizi karşısına alıp sabırla konuşup silkeliyor. ''En kötü geri dönersiniz, yeter ki birlikte çabalayın ve birbirinize tutunmaktan vazgeçmeyin; denemekten korkup ileride keşke diyeceğiniz bir şeye daha çok üzülürsünüz; kaybedeceğiniz tek şey para, onu da her yerde kaybedebilirsiniz!'' Bu cümle hala her düştüğümde beni ayağa kaldırıyor. Zehra teyze, burada hayat kurmamızda bizi cesaretlendiren, tereddüt etmeden yardıma koşan gizli kahramanımız.

Ve getirdiğimiz eşyaların hepsini yeni evimizde bırakıp içlerini ümitlerimizle doldurduğumuz fiilen boş valizlerimizle 'eski' evimizi toparlamak üzere İstanbul'a dönüyoruz.

Not: Sonrası önceki iki yazıdan malumunuz. Niye önce bunu yazmadın derseniz bilemiyorum. Her yazının içimden dökülmesinin ve bunları sizlerle paylaşmanın bir zamanı var heralde...  


3 yorum :

  1. selamlar hala ordamı yaşıyorsunuz .birde ben kiralık daire bulamıyorum nasıl olacak tecrübeleriniz nasıl .artık kiralık ev bulunuyormu ?

    YanıtlaSil
  2. bende gelicem siz nerede yaşıyorsunuz.k
    ralık ev bulabilecekmiyiz

    YanıtlaSil
  3. ipek@celipe.com 'a mail atar mısınız?

    YanıtlaSil