Koca mevsim kar
altında beklemiş çiçekler açıyor vadilerde,
ağaçlar yeşile
dönmeye hazırlanıyor ilk baharın gelişiyle,
deniz göz kırpıyor
uzun bir ayrılığın bittiğini söyler gibi.
Kışlıklar
kaldırılıyor naftalin kokulu dolaplara,
halılar kaldırılıyor
kimi evlerde, balkonlar yıkanıyor,
hiç bitmeyen bahar
temizlikleri devri başlıyor.
Güneşe hasret
kemiklerimiz, aklımızı esir ediyor;
En sıcak öğle
güneşi ilk t-shirt izimizi, ilk gözlüklü yanmamızı hediye ediyor bize.
Bahar rüzgarı
aklımızı çelmeye başlıyor.
Yeniden yolculuklar düşüyor aklımıza;
hep erteleyip
durduğumuz tatil planları,
haritada
işaretlenmiş uzak diyarlar,
dilini bilmediğimiz
toprak parçaları,
uçsuz bucaksız
vadiler, ormanlar...
Yalnızca, yolda
olmayı göze alanların bildiği yerler.
Yalnızca, yolculuk
etmeyi bilenlerin anlayabildiği duygular,
Bakmak ile görmek
arasındaki farkı yıllar önce öğrenen; artık, hissetmek için izin vermek
gerektiğini keşfeden insanlarla beraber, yollara düşmek...
Celipe yollara
düşüyor yeniden;
Biz, biz olmayı
yollarda öğrendik. Hep yollarda tanıdık
güzel insanları, her güzel hikayeleri yollar sayesinde yaşadık.
Ne zaman yorulduk zannetsek, durup dinlenmek
istesek, yerleşik olma hayallerine kapılsak; hayat hemen en hızlı cevabı verdi
bize. Durmak çürümek demekmiş, öğrendik.
Akan su temiz kalırmış, durdukça bayatlarmış insan; küf, pas, toz, hep
duranların başına musallat şeylermiş.
Kök salmaya
çalışanların farklı doğruları varmış, kök salmak bir hakimiyet işiymiş en
nihayetinde. Koca koca halkları bile
yerleşik hayata geçme sevdası tarumar etmiş.
İçimizde olmayan
kavgayı vermenin anlamı yok, “onlar itişe dursun bir parça toprak için, biz
yolda olalım”.
Celipe yollara
düşüyor yeniden, aklını karıştıran bahar rüzgarlarına kendini bırakıyor.
Kimi zaman; dağlara
derelere, kimi zaman kasabalara köylere, zaman zaman kocaman kocaman
şehirlere...
Bazen yalnız,
bazen yolculuk etmek isteyenlerle birlikte...
Bu sefer vaad
yok, bu sefer ikna etmek yok, bu sefer pullu davetiye yok kimseye.
Yol var, yolcu
gerek.
“Yol bir yere
gitmez aslında, yol durur.”
Önce yolda olmayı
öğrenmeli insan, sonra varmaya sıra gelir.
Asıl yolda
olmaktır mesele ve her yolcu kendi hikayesini yaratır.
Yazın bize, belki yolumuz kesişir. Belki beraber düşeriz yollara.
Tanımak şart değil, belki de yalnızca yollarda tanışmak en iyisi. Bakalım
ne hikayelerimiz olacak günün sonunda. Hangi yollar, nerelere ve kimlere
kavuşturacak bizleri?
Nihayet, yeniden,
Yolculuk başlıyor,
Haydi!!!