Uzun bir yılbaşı tatilinin ardından!

Photo Credit: Vijesti

İnanır mısınız bilmem ama 24 Aralıkta başlayan yılbaşı tatili anca 9 Ocak itibariyle sona erdi. Başkası söylese inanır mıydık bilmem ama biz bizzat yaşadık. Öyle atanamamış müfettiş tavırlarıyla gözlemleyerek değil hem de, araya karışıp her anını yaşayarak. Zaman zaman canlı yayınlarla paylaşmaya çalıştık ama asıl bize kalanları paylaşmazsak olmaz!

Ülkenin çalışmaktan hoşlanmadığı kocaman bir gerçek, zaten kimse saklamıyor bunu. Ama bu uzun tatilin tek sebebi, zannedildiği gibi yalnızca bu değil. Katoliklerle Ortodokslar farklı tarihlerde Christmas kutluyorlar bildiğiniz gibi, (25 aralık- 7 Ocak) Julyen takvim karışıklıkları işte. Arası çok yakın olan bu iki tatili, ortalarında da yılbaşı (1 Ocak)  olmasını fırsat bilerek birleştiriveriyorlar. Ama bunun altında yatan sebep kurban bayramını 9 güne birleştirmek gibi bir şey değil. Kimin Katolik, kimin Ortodoks olduğunun anlaşılmamasını sağlamak!
Bunu bilmek bile, güne güzel başlamak için yeterli bizce. Yüzyıllar boyunca birbiriyle savaşmış mezheplerin ve hatta dinlerin, yaşadıklarından ders çıkararak, bir ortak yaşama kültürü oluşturmasının ve bunu gündelik hayata uygulamasının en güzel örneklerinden biri. Daha önce anlatmıştık, bu ülkede birine dinini sormak büyük ayıp kabul ediliyor diye. Herkesin inancı kendine en özet haliyle.  

Şimdi gelelim eğlencelere;

Her şeyden önce şehirler süslendi tabii ki. Belediyelerin tatlı rekabetiyle her şehre sahneler kuruldu. Konser programları organize edildi. Ama rekabet olsa da uyum gözetilmeye devam edildi. Bir şehirde pop konserleri varsa örneğin, diğer bir şehirde rock grupları sahne aldı.
Çocukları eğlendiren palyaçolar, Halk müzikleri, tribute bandler, dj ler, çocuk koroları, klapa sanatçıları birbirini izledi.
Kısaca genci yaşlısı, cazcısı rockçısı, kim ne seviyorsa ona ulaştı bir şekilde.







Christmas Marketleri kuruldu, el işi,  ev yapımı, kim elinden ne geliyorsa yaptı, pazara çıkardı.
Kışın olmazsa olmazı sıcak şaraplar, pişmiş rakijalar ikram edildi.

Meydanlar doldu boşaldı sürekli. Kimi saatlerde çocuklu çiftler ağırlıklı oldu, bazen orta yaşlılar doldurdu her yanı, bazen ergenler. Dini günlerdeki ailece yenilen yemekleri saymazsak, kimse evinde oturmadı özetle. Kimi geceler sakin ve huzurlu geçti, kimi geceler müzik hareketli olsa da seyircisi utangaç çıktı. Ama bazı geceler oldu ki, bu halk ,9-8 liğe yabancı olmayanları bile şaşırttı.
Özetle günler boyu süren kocaman bir festival alanı gibiydi ülke. Üstelik hedef kitlesi herkes olan, ücretsiz bir festival!

Photo Credit: Ilija Peric
Bazı geceler iğne atsan yere düşmezdi. Genç yaşlı, kadın erkek, bebek çocuk… öyle bir kalabalık. İçkiler içildi ki bilen bilir Balkanlarda nasıl içki tüketildiğini.
Sonuç: Ne bir taciz, ne bir kavga, ne bir taşkınlık. Birbirine sesini yükselten, bunu yalnızca selamlamak için yaptı. Kimsenin yüzü asılmadı, kimse kimseye nefret dolu gözlerle bakmadı. Omuz atılmadı kalabalıkta yol açmak için. Sevgililer birbirini koruma telaşına kapılmadı. Çocuklar özgürce koşturdu ortalıklarda, evcil hayvanlar hiç eksik olmadı. Kadınlar gece geç oldu diye evlerine saklanmak zorunda kalmadı. Kimse alkolden güç alıp bilinçaltını sokaklara saçmadı.

Photo Credit: Vijesti


Burada doğup büyüyen biri için haliyle çok normaldi. Olması gereken buydu, belki farkına bile varılmadı. Ama bizim için, burada yaşamaya başlayalı neredeyse 3 yıl olmasına rağmen hala inanılmazdı.
İnsanın insanla bir arada yaşayabilmesine şaşırmak da bize yapılmış en büyük kötülük olsa gerek. Aslında buraya göçüşümüzün temel nedeni tam da bu noktada saklıydı.



Tüm bu yaşananları ne sağladı hala tam anlamıyla açıklayamıyoruz. Yaşanmışlıklardan çıkarılan dersler, yakın dönemde yaşanan bir savaş, iyi eğitim, aile terbiyesi, küçük yer dinamiği, tembellik, kapitalizmden nispeten uzak kalmış olmak, dini iyiye yönelik yaşamak her neyse.

Photo Credit: Bokanews

Beraber yaşamayı böylesine güzel kılan ne varsa, bizler için çok önemli ve büyüleyici.
Umarız böyle kalmaya, hatta farklı kültürlerin katılımıyla daha da güzelleşmeye devam eder.

Photo Credit: Bokanews
Sizin için de nefes almak zorlaşmaya başladıysa, aklınızın bir köşesinde olsun buralar, ancak bir şartla!
Lütfen doğduğumuz toprakları yaşanmaz hala getirenlerin aslında bizler olduğunu unutmayın. Demek ki değişmesi gerekiyor bir şeylerin. 

Gelin ve buradaki yaşantının arasına karışın, bir şeyler üretin, ilişkiler kurun, deneyin, tecrübe edin. Önyargı ve kurnazlık işin kolayı, kolayına kaçmayın. Bozulma çok basit, entropi kainatın kuralı. Bunun parçası olmayın.
En bunaldığınız günlerden birini aklınızda tutun, buna sebep olan ne varsa bulmaya çalışın. içinizden kötüye meyletmek geçerse bunu hatırlayın.

Lütfen bunu ukalalık olarak yorumlamayın, aslında bir tür şaşkınlık.
Yıllar sonra tedirgin olmadan sokaklarda dolaşıyoruz, bunu korumaya ve bunun güzelliklerini anlatarak çoğaltmaya çalışıyoruz. Üstelik bunu huzuru hayal meyal hatırlayanlar ve bunu hiç yaşamadan kaosun içine doğanlar için yapmaya çabalıyoruz.
Neyse uzatmayalım, siz de benzer şeyler yaşıyorsanız, zaten ne demek istediğimizi anladınız.


İşte böyle girdik yeni yıla, tatiller bitti ve tekrar tam gaz çalışmaya başladık. Tatil iyi geldi Celipe’ye, çok dinlenememiş olsak da umut dolduk aslında. Hala beraber yaşamanın mümkün olduğunu gördük, insanın doğasında kötülük olmadığına inandık.
Daha çok çalışmamız lazım, (böyle motive olduk), iyi insanlara, iyi hayatlar kurmalarına aracı olmak için.  Mutluluğu çoğaltmak için…İyilikle kalın!
Photo Credit: Kodex