Montenegro Reklamları ve Gerçekleri...

Türkiye'de uzun bir zamandır dönen Montenegro reklamları sebebiyle her gün sizlerden çok sayıda mail alıyoruz. Sık Sorulan Sorular bölümü yapmıştık ancak kimileri onu yetersiz buldu. Biz de; bize gelen sorulardan ve Türkiye'de yayınlanan Montenegro reklamlarından yola çıkarak, biraz daha detaylı bir yazı yazmaya karar verdik. Şimdiden uyaralım, bu yazı oldukça uzun. Kiminiz sonuna dek okumayacaksınız, biliyoruz. Ama zaten hedefimiz, sonuna dek okuyacak olanlarınız!

Önce REKLAMLAR ve GERÇEKLER:

Reklam 1- Montenegro'da .... €'ya (bu noktalı boşluk her firmada farklı. Fiyatlar 2.000€-60.000€ skalasında değişiyor. Normalde değişen bir şey yok elbet, devlete hep aynı para ödeniyor ancak siz hizmeti kaça alıyorsunuz; işte o aldığınız firmaya göre değişiyor. Ülkeye yerleşen herkes danışman ve emlakçı oldu çok şükür. Dönerci bile Türkçe konuşan duydu mu iç cebinden danışmanlık kartı çıkarıyor!) şirket kurup, oturum ve çalışma izni alın. Gelip burada yaşamanıza gerek yok. Siz parayı ödeyin, biz sizin yerinize burada her şeyi hallederiz. Kağıt üzerinde adres gösteririz, her ay vergilerinizi öderiz, muhasebe işlerinizi yaparız. Siz sadece izinlerinizi yenilemeye gelirsiniz.

Gerçekler:
Şirket sahibi kişi yıl sonundaki karın dışında hiçbir hak elde etmez. Ancak şirketin sahibi olup, kendini işe aldığında bir çalışma ve oturum izni elde eder. Yasalara göre; çalışma izni olan kişi ülkede en az 183 gün geçirmek zorundadır. Hatta Şubat 2018 itibariyle yeniden düzenlemeye alınmış yasalar, ülke dışında 30 günden fazla geçirilmesi halinde, göçmenlik bürosuna yurtdışı çıkış sebebinizi açıklamanızı şart koştu. Ülke dışına çıkışınızı sebepleriyle belgelemelisiniz özetle.
Yok mudur bunun bir çaresi?
En çok aldığımız soru bu sanırım. Kendinizi sürekli iş gezisinde, toplantı için farklı bir ülkede vs gösterebilirsiniz elbette ama nereye kadar? Bu ülke AB yolunda diye akın akın gelip açmıyor musunuz bu şirketleri? Ya da vergi oranları düşük, faturayı burdan kesip avantaj sağlayın diye? Bu ülke de, AB de en az sizin kadar akıllı ve öngörülü. Bugün her şirket kurulumundan para kazanıyor devlet ve her gün kanunları yeniliyor. Yarın tek bir incelemeyle şirketinizin kapatılıp, oturumlarınızın iptal edilmesini göze alıyorsanız; elbette bu çarelerden faydalanıp, devleti inandırıp inandıramayacağınızı görebilirsiniz.
Bu arada; yine yasalara göre, oturum başvurusu yaparken göstereceğiniz yaşam alanı için kontrat noterde imzalanmış olmalıdır. "Kağıt üzerinde gösterilen" adreste kaç kişi yaşadığınızı bir sorgulayın ki başınız sonradan derde girmesin.



Reklam 2- Montenegro 20..'da (Burda da 2019-2020-2021 vadedenler var) Avrupa Birliği üyesi olacak. O zamana kadar gelin şirketinizi kurun, izinlerinizi alın. Montenegro, AB'ye girince Avrupa'da serbest dolaşım hakkı kazanın.

Gerçekler:
Öncelikle Avrupa Birliği nedir onu anlatalım:
Avrupa Birliği yani AB, 28 üye ülkeden oluşan ve toprakları büyük ölçüde Avrupa kıtasında bulunan SİYASİ ve EKONOMİK bir örgütlenmedir.
Özetle serbest dolaşımla alakası yoktur! Serbest dolaşım Schengen bölgesinde olup olmamakla alakalıdır ki; 2013'te AB'ye girmiş Hırvatistan halen Schengen bölgesine dahil edilmemiştir. Dolayısıyla orada oturum ve çalışma izni elde etmiş kişiler halen vizeye tabidir! Montenegro vatandaşlarına AB ülkelerinde zaten vize uygulanmıyor. Ancak bizlerin vizeden muaf olabilmemizin yegane koşulu, ülkenin AB'ye girmesi değil, Schengen bölgesine dahil olmasıdır. Onunla ilgili ise henüz hiçbir tarih yok.
Diyeceğim odur ki, AB ile serbest dolaşımın alakası yok. Kanmayın, kandırılmayın!


Reklam 3- 15 günde Avrupa vatandaşı olun!

Gerçekler:
Ülkenin bir vatandaşlık yasası yok yahu! Tam olarak ne vadediyorsunuz acaba? 5 yıl oturuyorsun, sonra vatandaş oluyorsun diyen var. 5 yıl oturuyorsun, sonra 5 yıl uzun oturum alıyorsun sonra vatandaş oluyorsun diyen var. Kimse de sormuyor ki dilini bilmeden, kültürünü bilmeden, düzenli yaşamadan, para ödemeden hangi devlet birine vatandaşlık veriyor?!?
26 Temmuz 2018'de yayınlanan yeni yasaya göre, yatırımla 2000 kişiye vatandaşlık verilecek. Onun dışında başka vatandaşlık yasası yok. Türk Büyükelçiliği'nin de sayfasında yaptığı duyuru şöyle:
"KARADAĞ’DA EKONOMİK VATANDAŞLIĞA İLİŞKİN DUYURU26 Temmuz 2018 tarihinde düzenlenen 87. Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında yapılan açıklamada, Karadağ Hükümeti’nin Karadağ vatandaşlığını almak isteyen yabancılar için özel bir yatırım programını uygulamaya koyduğu ve hazırlıkların 1 Ekim 2018 tarihine kadar tamamlanabilmesi için ilgili kurumları görevlendirdiği bildirilmiştir.
Ekonomik vatandaşlık programı 3 yıllık bir dönem ve 2.000 kişi ile sınırlandırılmıştır.
Program kapsamında, Karadağ vatandaşlığına geçmek isteyenlere sunulan seçenekler aşağıda maruzdur:
-Karadağ’ın gelişmemiş bölgelerinde Hükümet tarafından önceden onaylanan kalkınma projelerine 250.000 Avro değerinde yatırım yapmak
-Karadağ’ın gelişmiş bölgelerinde Hükümet tarafından önceden onaylanan kalkınma projelerine 450.000 Avro değerinde yatırım yapmak
Karadağ Hükümeti başvuru başına ayrıca 100.000 Avro’ya kadar ücret talep edebilecektir. Sözkonusu ücret az gelişmiş bölgelerin kalkınması için ayrılan özel bir fona aktarılacaktır.
Ekonomik vatandaşlık programı, pazarlama uzmanlarını işe alacak bir devlet kurumu tarafından yürütülecektir. Pazarlama uzmanları, programın tanıtımından ve yatırımcıları Karadağ’a çekmekten sorumlu olacaktır. Karadağ Hükümeti, başvuru sahiplerinin incelenmesi ve gerekli kontrollerin yapılması için ihtiyaç duyulan kişiler ile saygın denetim firmaları ve hukuk danışmanlarını işe alacaktır.
Ekonomik vatandaşlık programı, Karadağ Hükümetinin ülkeye doğrudan yabancı yatırım çekmeye yönelik çabalarının bir parçasıdır. Hükümet bu program ile ekonomik faaliyetlerin ve sermaye akışının artmasını hedeflemektedir.
Karadağ Hükümeti, vatandaşlığa kabul için Karadağ’ın bilimsel, ekonomik, kültürel ve sportif çıkarlarının belirlenmesine ilişkin kriterleri içeren yasa üzerinde değişiklik yapılması kararını kabul etmiştir.
Bu yeni düzenlemeyle, yasanın yürürlüğe girişini müteakip 120 gün içinde, ekonomik ilişkiler, sürdürülebilir kalkınma ve turizmden sorumlu devlet kurumları tarafından başvuru sahiplerinin seçilmesine ilişkin kriter, yöntem ve prosedürlerin belirlenmesi öngörülmektedir." 

Reklam 4- Tek başınıza yatırım yapacak ya da şirket açacak paranız yoksa, ortaklı mülk alın ya da şirketi ortaklı açın. Bu şekilde her ortak ve ailesi izinleri alabilir.

Gerçekler:
Kabul edin ki Montenegro'yu biz Türkler keşfetmiyoruz. Bundan 12 sene önce İngilizler, 7-8 sene önce Ruslar, bizlerle aynı yollardan geçmiş. Hem o zamanlar ülke daha bakirmiş hem de AB sebebiyle yasalar bu kadar hızlı yenilenmiyormuş. Özetle bir zeki biz değiliz! Gerçi biz buna zekilik sıfatını değil çakallık sıfatını daha çok yakıştırıyoruz ama neyse...

2018 Şubat yasalarına göre; bir şirketin en az %51 sahibi olup aynı zamanda şirketin direktörü olan kişinin oturum ve çalışma izni 5 yıl boyunca kesintiye uğratılmayacak ve 5 yılın sonunda UZUN OTURUMA BAŞVURU HAKKI olacak (Uzun oturum alacak demiyor, başvuruya hakkı doğacak diyor. Dolayısıyla size kimse şöyle olacak böyle olacak diye garanti edemez!). Diğer çalışma izinleri ise 2 yılda bir kesintiye uğratılıp 1. yıla geri dönecek.
Yani şunu diyorlar, istediğiniz kadar ortak açın. İsteyen her ortak da kendini işe alıp çalışma izni elde etsin; biz %51'i elinde tutana hak tanırız. Kalanı 2 yılda bir 1. yılına geri döner, uzun vadede hiçbir hak elde edemez. 

2018 Mayıs yasasına göreyse ortaklı ev alımlarındaki oturum izni elde etme kısmını değiştirdiler. Artık ev ortaklarından yalnızca 1 tanesi ve ailesi(eş ve 18 yaş altı çocuklar), diğer ortakların noterde feragatname imzalaması koşuluyla oturum izni elde edebilecek. 

Bu yazıyla, bu ülkedeki birçok "Danışman"a da, neden müşterilerinin oturum izni başvurularının reddedildiği konusunda ışık tutuyoruz. Yasaları takip ederseniz ya da "Ben parama bakarım, devlet reddetmişse ben ne yapayım, sizde sorun var derim" demezseniz, anlarsınız son dönemde yaptığınız tüm ortaklı alım başvurularının neden reddedildiğini! 10 ortaklı ev alırız, hep beraber oturum alırız günleri sona erdi. Bazılarının uyanıklığı yüzünden, senelerdir burda yaşayan insanlar bile sıkıntı çekiyor! 18 yaşını geçen çocuklarını tapuda ortak göstererek oturum alan insanlar, şimdi ya çocuklarına ya da kendilerine oturum almakla karşı karşıya! Ülkeye gelişimiz epey yankı buldu özetle...


Reklam 5- Kazanılmış hak geri alınmaz. Şimdiden izinlerinizi alın ki AB'ye girince sıkıntı çekmeyin.

Gerçekler:
Aldığınız izinler, 1 yıl geçerlidir ve her başvuruda kartınız yenilenir. Dolayısıyla her başvuruda, o günün kanunlarını baz alınır. Bugünden böyle sözler vermek imkansızdır.


Reklam 6- Montenegro'da ev almak çok ucuz. 40-50 bin eurolara sahilde, deniz manzaralı bir ev alabilirsiniz!

Gerçekler:
15 metrekareyi evden sayıyorsanız, ara ara bu fiyatlara yerler bulunuyor güneyde. Ya da ev tapusuzsa ya da imarsız veya iskansızsa, elden çıkarmak için ucuza satabiliyor bazı ev sahipleri. Lokaller evlerin imarsız olup olmamasıyla çok ilgilenmez. Bir şekilde çözerler işlerini. Hepimiz kendi ülkemizde ne yapacağımızı daha iyi biliriz malum. Ancak burada mülk edinen yabancılar, yarın imarsızlıkla başlarına ne geleceğini bilemezler. Ama biz risk seven bir toplumuz değil mi? Hem 50 bin euro dediğiniz nedir ki? "Bugün izinleri alabiliyorsak alalım, yarına bakarız" mantığı en çok karşılaştığımız, ancak Celipe Consulting&Real Estate olarak çalışmadığımız insanların mantığı. Zira bu mantığı güttüklerini belirtenler, ilk çıkan sorunda hemen sizi suçlar. Biz sonrasında başımızı ağrıtacak işler yapmamayı ve ağrıtacaklarla çalışmamayı tercih ediyoruz. Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Peki ülkenin kuzeyinde falan yok mu o fiyata?
Var tabii ki. Ama kiralanması neredeyse imkansız. Yatırım olarak bakarsanız da epeyce yıl sonra değerlenebilir. Şu an için oturum elde etmekse tek amacınız ve bu parayı sırf bunun için bağlayacaksanız, alabilirsiniz.
Ama biz kiraya verip euroyla kira almak da istiyoruz. Var dediler bize. Hiç mi yok?
Var evet. Bize kadar var, o sebeple sizinle paylaşmıyoruz...
Şu son sorudan kaç kez soruldu acaba son 2 senede. İlk sene hiç sorulmadı zira bizim ilk senemizde kimse buraları bilmiyordu. Nerden buldunuz oraları da gittiniz deniyordu. Sonra ne olduysa bir moda oldu! 
"Hiç mi yok?" sorusu zaten tamamen bize özgü. Bir de biz hedefleri yüksek, her şeyi bilen ve halleden bir milletiz. Hiç görmediğimiz bir ülke hakkında bile "ben araştırdım" diyerek her konuda fikir sahibi oluruz. Deniz kenarı olsun, 2+1 olsun (en çok bunu seviyoruz), kira getirisi olsun, en fazla 50.000€ olsun. Yok deyince de ilk soru "Hiç mi yok?", ikinci tepki ise "Siz pahalı ev satmaya çalışıyorsunuz, ben gördüm öyle ev!". Ülkeye geldiniz mi? Hayır. Nerde gördünüz? İnternette (Bunun daha kötüsü bilmem kaç senelik arkadaşım yolladı fotoğraflarını). Bu ülke bize; en büyük dolandırıcılıkların, en yakın arkadaşları ve akrabaları dolandırarak başladığını öğretti... En yakın arkadaşlarına, 30 senelik dostlarına, akrabalarına güvenerek gelip, başlarına gelmedik kalmayanların yeriymiş gurbet... 

Bize gelen mailler üzerine...
Bugüne dek aldığımız maillerde "60.000€ verdim yarın pasaportum gelecek, dolandırılmamışımdır değil mi?" yazan da oldu, görmeden para yollayıp ev aldığını zanneden de... Biz, "Bize de inanmayın önce büyükelçiliğe yazın" dediğimizde, hiç oralı olmayanları da gördük. Bir arsa ve yalandan bir proje görüp, aylarca çivi çakılmayan ve çakılıp çakılmayacağı hala belli olmayan yerlere para yatıran insanlar da tanıdık. 
Türk milleti kendini akıllı sanan ve en kolay kandırılan millet... Yapmayın etmeyin. Kim olduğunu bilmediğiniz kişiler size pembe hayaller sattığı için, gerçekleri gözardı ediyorsunuz. Büyükelçiliğe inanmak yerine, onlara sormanızın işlerine gelmeyeceği insanların laflarına kanıyor ve büyük paralar kaybediyorsunuz. Bir eve 50-100 bin eurolar vermeyi göze alırken, güvenilir iş yapmak adına avukata vereceğiniz para gözünüze batıyor. Dolandırıldığınızda ise; o başta yazmadığınız büyükelçiliğin, ödeme yapmak istemediğiniz danışmanın veya avukatın kapısında ağlıyorsunuz. 
Ne kadar eğitimli, tecrübeli olursanız olun; burası yeni ve yabancı bir ülke. Her ülkenin dinamikleri, yasaları, işleyişi, kültürü, toplum yapısı farklı. Büyükelçiliğe akıl sormak, danışmandan yardım almak, avukat tutmak, ilk duyduğuna güvenmeyip birçok insanla görüşmek vs. utanılacak bir şey değil. 

Celipe neden daha kurumsal olmuyor, neden blog üzerinden ilerliyor?     
Bu soruyu çok değer verdiğimiz arkadaşımız Zeki Kayahan Coşkun sordu. O günden beri, cevabı sizlerle de paylaşmak istiyorduk.
Celipe, yaşayan ve yaşadıklarını paylaşan, yapay değil gerçek bir oluşum. Sadece şirket kuralım, iş yapalım, para kazanalım hedefinde değil. Hiç olmadı, olamadı. Eski hayatlarımızda iş yaparken de, yaptığımız işin en iyisi olmaya çalıştık hep ama asla o "kurumsal" kimliğe ait olamadık. O sebeple de hep bağımsız çalıştık. Kurumsallık bize hep fazla kalıpçı, acımasız, soğuk ve yapay geldi belki de. Biz işimizi yaparken sizlerle günümüzü paylaşmayı da sevdik. Her mesajınıza kendimiz cevap vermeyi. Birlikte çalıştığımız ekip arkadaşlarımızı da sizlere sosyal medya aracılığıyla tanıttık. Ev almak isteyene, evleri gösterip iyi günler demedik. Buraların en güzel restoranlarını, gezilecek rotaları, kurulan pazar yerini, en taze cevizi, balı da gösterdik. O sebeple herkesle çalışamıyoruz. Biz, sadece gerçek insanlarla ve gelecekte de iletişimde kalabileceğimiz insanlarla çalışmayı tercih ediyoruz. 
İşte bu yüzden, Instagram sayfamızda nikah şahidi olduğumuz an da var, denize gittiğimiz an da. Ev sattığımız müşterilerle de fotoğrafımız var, sadece görüşme yaptıklarımız da. Biz sizlerle "an"larımızı paylaşmayı seviyoruz. Şirketimizin adı Celipe ama sosyal medya hesaplarımız, blogumuz hep Celipe Travel; çünkü bu gezgin İpek ve Celil'in yani Celipe Travel'ın hikayesi. 
Benim ders verdiğim alanlardan biri "marketing". Bunu bilmediğimiz için değil; kendi yolumuzu seçtiğimiz için her "ciddi" firmanın paylaştığı aynı Montenegro fotoğraflarını paylaşmak yerine, günümüz nasıl geçiyorsa onu paylaşıyoruz.  Buradaki mutluluklarımızı, heyecanlarımızı, misafirlerimizi, özlemlerimizi, hüzünlerimizi... Sizden gelen maillerden birinde şöyle bir cümle vardı: "Baktığım tüm danışmanlık firmalarında aynı fotoğraflar vardı, yazılar da kopyala yapıştır gibiydi. Tek gerçek fotoğraflar sizdeydi. O sebeple size yazdım". Bizim için daha değerli bir cümle yok. Elbette para kazanmak istiyoruz, işimizi hakkıyla yapıyoruz ama daha fazla, daha fazla, daha fazla gibi bir hedefimiz yok. Biz samimi ve mutlu olmaya gelmedik mi bu ülkeye? Türkiye'de daha fazla kazanıyorduk zaten. Buraya geliş amacımız ne daha fazla kazanç ne AB ne de benzeriydi. Her röportajda söylediğimiz gibi biz huzura geldik. Engeller her gün artsa bile, huzurla iş yapmak hedefimiz. O sebeple de bu şekilde ilerlemek istiyoruz. Bizim de farkımız bu olsun!


BUNDAN BÖYLE, BLOGUMUZUN AMACINA UYGUN "CELİPE'NİN GÜNLÜĞÜ" YAZILARI PAYLAŞACAĞIZ. BU YAZI, ÜLKE GERÇEKLERİ VE YAPILAN REKLAMLARLA İLGİLİ YAZDIĞIMIZ SON YAZIDIR. 

Celipe'den Sevgilerle...