Yeni Hikayeler...


Yağmurlu bir yaz gününde, Montenegro’dan tekrar merhaba!

Belki sizin de ruh haliniz bizim gibidir, kim bilir. Sorduğumuz onlarca sorudan dolayıdır belki suskunluğumuz, belki de yalnızca yağmurdan ötürüdür.  Yorgunluğumuzun sebebi, umut taşımaktandır belki ya da boğulmamak için verdiğimiz mücadeledir sebebi.

Kıştan bu yana bir çok anı birikti, en kısa zamanda sizlerle paylaşmaktır niyetimiz. Ama öncelikle biraz güneş gerekli. Tekrar enerjimizi toplamak, tekrar aynı heyecanla anlatabilmek için belki biraz zaman.  Yağmurlu bir günde anlatmaya çalışmak, hikayelerin toplamına haksızlık etmekti. Ama biraz ipucundan kimseye zarar gelmezdi:



Yollarda yürüdük, sehirlerden geçtik, bir şehri ziyaret etmeye niyetlenmişken insanlarla tanıştık. O insanların hikayeleri, şehrin silüetiyle birleşti. Adresler aradık, görülmesi şiddetle tavsiye edilenlere koşturduk. Bazen de yalnızca kaybolduk, sokaklarda, birbirimizde ve kendimizde.  Hayaller kurduk, hiç elde edilemeyecek geçmişe dair hayaller. Farklı bir coğrafyada büyümüş olsaydık, nasıl insanlar olabileceğimize dair kurgular. Geleceğe dair sorular sorduk, nerede yaşayıp kök salabiliriz diye? İmkansız geçmişle belirsiz gelecek arasında bunalmışken yaşanmayı bekleyen bugüne sığındık. 

Şehirlerden geçtik, şehirler de bizim içimizden geçti. Bize nazikçe dokundu bazen, o kadar güzeldi ki acıttı içimizi. Bazen o kadar kirlenmişti ki, elimizden onun adına üzülmekten  başka bir şey gelmedi. Ne de olsa ömrümüz, müdahale edemeden kirlenmesine şahit olduğumuz şehirlerde geçmişti.  Bazen fark ettik ki büyük şehirlerde yaşamayı özlemişiz; ama ne çare. Biliyoruz ki büyük şehir yaşamı yalnızca bir yanılsama. Sokakları tanıdık olana kadar sürüyor yarattığı büyü. Sonrasında asık suratlarla yürümeye başlıyorsun aynı sokaklarda. Hayran kalıp saatlerce izlediğin bir meydana bile kafanı çevirip bakmaz hale geliyorsun.

Özlediğimizi düşündüklerimizi aradık, bazen de hiç sahip olmadıklarımızı. Fark ettik ki özledik dediğimiz bazı şeyler, aslında o yaşanmışlıkları biriktiren yıllar önceki hallerimiz. Hayaller kurduk bazı mekanlarda, içine olası arkadaşlarımızı yerleştirerek.  Yılların yükünü taşıyan yapıların, çoktan toza karışmış olan gerçek sahiplerini hayal ettik.  Anlamaya çalıştık zaman içinde, aynı kalanları ve değişenleri.

Daha nice hikaye var sizinle paylaşmak istediğimiz. Elimizden geldiğince anlatmaya çalışacağız, anlattıkça belki de kendimizin de anlayabileceğini umut etmeye. Unutulup giden herşeye inat, zamanın bir yerlerine not düşmeye.

Şehirler ile ilgili yüzlerce blog var; adresleri, turistik merkezleri, yeme içmeleri  ve gece eğlencelerini anlatan. Biz kendi hikayemizi anlatmaya çalışacağız. Kendi hikayemizden yola çıkarak şehirlerin hikayelerini.  Turistik olarak sunduklarını ya da üzerlerine yapışmış olan klişeleri değil tabii ki. Zamanın taşlara nakşettiğini, insanların gündelik alışkanlıklarında taşıdıkları detayları ve farketmeden yanından geçilen onlarca detayın hikayesini paylaşmaya çalışacağız.

Hatta yazmak yerine, sesli yaparız hatta sohbet ederiz. Böylece Youtube kanalı taleplerini de yerine getirmiş oluruz.

Tüm bunların  yanında Montenegro hikayeleri devam ediyor tabii ki! Güzel ile çirkin, iyiyle kötü iç içe her zaman ki gibi. Ama hayatın kendisi de bunlardan ibaret değil mi?

Takipte kalın, paylaşılacak çok şey birikti!

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder