Celipe Travel Ailesi'nin Günlüğü

Celipe’nin günlüğüne bir süredir ilgi gösteremedik maalesef; bir takipçimizin uyarısıyla kendimize geldik. Şimdiden affola!  Paylaşılan bir günlüğün yalnızca bizim olmadığını, onu takip eden herkesin de bir parçasına sahip olduğunu  fark edemedik. Neyse ki uyarı vaktinde geldi ve biz de daha düzenli yazmak için kendimize söz verdik. O zaman buyrun kaldığımız yerden devam edelim:

Burada yazdan kalma günler yaşanmaya devam ediyor hala. Geceleri bir hırka aramaya başlasak da gündüzleri denize ayağımızı sokmaktan geri durmuyoruz. Ne yapacağını bilmez turist kalabalıkları da epeyce görünmez artık; yalnızca sonu gelmez cruise insanları ısrarla gelmeye devam ediyor. Onları da görmezden gelmekten başka çare yok elimizde. Neyse ki onların yalnızca bizim sorunumuz olmadığını bilmek, bir nebze rahatlatıyor içimizi. Yolumuzu kesiştirmemeye çalışıyoruz elimizden geldiğince.


Misafirlerimiz oluyor, döviz kurlarının zorlamasıyla sayıları bir miktar azalmış olsa da. Onlarla yeniden ve yeniden ülkeyi gezmeye devam ediyoruz. Her yeni göz, yeni bir bakış açısı sağlıyor bize. Her yeni duygu, içimizi bir miktar karıştırıyor. Ne zaman birileri gelse buraya,  ev sahibi gibi hissediyoruz kendimizi. Bu koca dünyada kendimize bir ev bulmuş gibi. Ait olduğumuz bir yer varmış gibi. Sanki biz hep buradaymışız da yıllar önce giden dostlar, ziyarete geri gelmişler gibi.

Sonra çantamızı alıp yollara düşüyoruz; dilini bilmediğimiz bir ülkeden dilini bazen bildiğimiz bazen bilmediğimiz bir diğer ülkeye. Yeni bir yerin heyecanı tüm yorgunluğumuzu unutturuyor, sokaklara vuruyoruz kendimizi. Cadde cadde, sokak sokak hatta dükkan dükkan dağıtıyoruz kendimizi. Küçük şehrimizde bir miktar sıkılmış olabileceğimizi farketmek tuhaf hissettiriyor kendimizi. Geniş caddelerde olmayı, akıp giden şehir kalabalıklarını özlemişiz gibi. Aslında kocaman bir yanılsama olduğunu bilmek bile silmiyor gülümsememizi. Bir zaman sonra en büyülü caddeler bile sıradanlaşıyor aslında. Saatlerce hayranlıkla seyredilen binalar, bir yerden diğerine koştururken görünmez hale geliyor. Ama şu anda her şey yeni ve yeni şu an en ihtiyacımız olan şey.



Geri dönüş zamanı gelip çatıyor sonra.  Kocaman bir kaybolmuşluk hissi kaplıyor içimizi. Misafir olmaktan vazgeçip tekrar ev sahibi olmamız gerekli. Aslında misafir olduğumuz bir ülkede, 2.dereceden ev sahipleriyiz. Tersten düşünmek gerekirse belki de en gerçek ev sahipleri.  Rastgele içine doğmuş ya da görev icabı atanmış değiliz sonuçta. Bilerek ve isteyerek tercih ettik. Rant kaygısıyla, euro kazanma arzusuyla ya da vatandaşlık hayaliyle de seçmedik üstelik. 

Aynı uçağı paylaştığımız yolcuların ruh halinden bile belli oluyor yaşadığımız hava değişimi. Avrupa’nın refah  ülkesinde çalışmaya gitmiş, kendini zoraki uyum zincirleriyle sararak kibarlaştırmış yolcu guruhu, hava sahasından girer girmez ev sahibi olmanın hoyratlığına bırakıyor kendini. İkinci dil olarak gizli gizli konuştuğu dili, bağırarak konuşabiliyor olmanın rahatlığını yaşamak ister gibi.
Uçak alçalırken evimizi tanımak, gördüğümüz manzaraların hatıralar taşıması bizi mutlu etse de  içimizdeki uzaklık hissi bir türlü geçmek bilmiyor. Dilimizin ucuna bir şarkı takılıyor: “Neresi sıla bize, neresi gurbet? Yollar bize memleket.”



Özetle biz karışığız bu sıralar. Yazmak temize çekmek demek aslında. Temize çekemediğimiz için yazamadık belki de. Öyleyse olduğu gibi paylaşmak istedik sizinle. Parça parça; tıpkı yaşandığı gibi. İyi kötü, anlamlı anlamsız, üzücü ya da mutlu değil; olduğu gibi.

Hayat değişiyor ve değiştikçe dönüştürüyor tüm çevresini. Biz de sürekli gözden geçiriyoruz elimizdekileri. Hayaller kurmaya devam ediyoruz tabii ki; ama hayalleri insanlara bağlamamayı öğrenmeye çalışıyoruz sürekli. Erteliyoruz bazı şeyleri; istemeden de olsa. Kötü bir kopyasını yapmaktansa; bazı şeyler, zamanın insafına ertelenmeli.  

Yaşamaya çalışıyoruz özetle; kendimizi ve çevremizi anlamaya gayret etmekle geçiyor günler. Hayatta kalabilmek için yapmamız gerekenleri yaparak ve yaşamak için yapmayı istediklermize zaman ayırmaya çalışarak!
Şimdilik durumlar böyle; detaylar ilerleyen yazılarda.


Yolunuzu düşüremeseniz de buralara; siz de yazın bize. Anlatın sizde durumlar nasıl? Madem ki bu blog tüm Celipe Ailesi'ne ait buyrun siz de paylaşın içinizden geçenleri; meraklarınızı, dileklerinizi ya da bizim gibi parça parça olmuş hikayelerinizi...

Görüşmek, duyuşmak, paylaşmak üzere...

2 yorum :

  1. Merhaba.İyi olduğunuza sevindim.Ruh haliniz normal bence.Doğup büyüdüğümüz ülkede bile zaman zaman kendimizi bir garip,yabancı gibi hissetmiyor muyuz?Ki sizler başka ülkede yeni bir yaşam kurdunuz.Yazdıklarınızdan anladığım kadarıyla tüketilmemiş,bozulmamış bir ülkede,insanların sevgi ve saygıyı unutmadığı bir toplumda yaşamaya başladınız.Mevsimdendir o ruh hali.Sevgi ve saygıyla.

    YanıtlaSil
  2. Sevgili İpek Hanım merhaba. Ben Suna öğretmeninizin yakın arkadaşıyım. Bana kısa zamanda sizden o kadar çok bahsetti ki ben de kısa bir yorumu esirgeyemedim sizden. Yazılarınızı biraz atlayarak okudum. 13 Eki 2018 tarihli Baran adlı yorumda '' zaman zaman kendimizi bir garip, yabancı...'' denmiş ya, bence o tanımlama yeterli değil neredeyse sürekli yabancı ve huzursuz hissediyoruz kendimizi artık. İzmir' e gittiğimiz zaman, hatta Kadıköy' e, Levent tarafına geçtiğimiz zaman bile ''ya burası Türkiye değil galiba '' der olduk. Ben de aslında çok güzel ve köklü bir yaşantısı olan Bakırköy ilçesinde oturuyorum. Ama her yer o kadar çok berbat oldu ki..
    Küçük kızımın 6 senedir yaşadığı Barcelona' dan İstanbul' a dönme ihtimali belirdi. Hem de '' '' olmasa bile onore oldum dediği '' bir teklifle. Ama anne baba olarak kızımızın tekrar yanımıza döneceğine bile tam olarak sevinemiyoruz.
    Siz bence kendinize göre iyi bir karar vermişsiniz. Hep mutlu, keyifli ve sağlıklı yaşayın.
    Arkadaşıma da selamlarımı söylemeyi unutmayın. Gönül

    YanıtlaSil